15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında, İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Türkiye Hukuk Platformu, Anayasa Hukukçuları Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB), Kağıthane Belediyesi iş birliği ve İçişleri Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen “Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek – 4” sempozyumu 14-15 Temmuz 2020 tarihlerinde İÜ Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da sempozyuma katılarak bir konuşma yaptı.

Açılış konuşmalarından ilkini gerçekleştiren Türkiye Hukuk Platformu Genel Sekreteri Av. Ahmet Akcan, Türkiye Hukuk Platformu’nun günümüze kadar pek çok ulusal ve uluslararası organizasyona imza attığını ve birçok kitabı hukuk dünyasına kazandırdığını vurgulayarak, “Özellikle son altı yıldır odaklandığımız konular darbe ve darbe girişimleri, darbeyle mücadele ve demokrasi kavramları etrafında öbeklendi. Özellikle bu sempozyumda bu başlığı seçmemizdeki ana neden Türkiye’nin özellikle son yedi yıldır içerden ve dışardan uğradığı yoğun saldırılar karşısında aldığı önlemlerin zaman zaman bazı tartışmalara yol açmaktadır. Bu tartışmalara sağlıklı zeminlerde ışık tutmak amacıyla özgürlük – güvenlik dengesine bir çerçeve çizmek adına böyle bir konuyu düşündük ve bunu hayata geçirdik” şeklinde konuştu. 

“Demokrasilerin En Ciddi Düşmanı, Demokratik Yönetimlere Müdahalelerdir”

Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Av. Necati Ceylan, “Demokratik hukuk devletinin var olması için kendisine savaş açmış cuntacılara hukuk önünde hesap sormanın hukukun bir gerekliliği olduğunu belirterek, “Günümüzde en çok düşünülmesi gereken husus demokratik devletinin gerekliliklerini yerine getirmektir. Demokrasilerin en ciddi düşmanı, meşru olmayan yollarla demokratik yönetimlere müdahalelerdir. Bunun en iyi örnekleri muhtıralar ve darbelerdir. Türk Silahlı Kuvvetlerine sızan hain askeri cunta 15 Temmuz 2016 akşamı sivil yönetime kalleşçe bir darbe girişiminde bulundu. Dünya tarihinde ilk kez halk, güvenlik güçleri ile 15 Temmuz askeri darbe girişimine silah kullanmadan karşı koyarak küresel dış destekli bu darbe ve işgal girişimini başarı ile püskürttü” ifadelerini kullandı.

“Türk Milleti Her Zaman Bağımsızlık İçin Yaşamıştır ve Bu Gerçek 15 Temmuz’da Bir kez Daha Görülmüştür”

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, ülkemizin demokrasi tarihine bakıldığında milli iradeyi gasp etmek isteyen, meşru hükümeti devirerek yönetimi ele geçirmek isteyen girişimlerin olduğunu ancak milletimiz bu girişimlere her zaman birlik ve beraberlik içinde karşı durduğunu söyleyerek “Yarın 15 Temmuz milli birlik ve dayanışma gününün 4. yıl dönümü. Bu vesileyle demokrasimize, özgürlüğümüze ve vatanımıza sahip çıkan, bu uğurda canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi de minnetle anıyorum. Milletimizin en büyük karakteri; özgürlüğü ve bağımsızlığıdır. Milletimiz her zaman bağımsızlık için yaşamış; bağımsızlığını korumak için gerektiğinde gözünü kırpmadan canını vermiştir. Böyle bir millete zincir vurmaya kalkışmak, Milli iradeyi gasp etmeye çalışmak ve egemenliğine gölge düşürmek mümkün değildir. 15 Temmuz 2016 tarihinde bu gerçek bir kez daha görülmüştür” dedi.

“Millet Olarak Özgürlüğümüze ve Bağımsızlığımıza Sahip Çıkmaktan Hiç Vazgeçmedik”

Demokrasinin, hukukun, özgürlüğün ve refahın anahtarının; çalışmak ve üretmek olduğuna inandığını ve ülkemizin bu yolda hızla ilerlediğini belirten Prof. Dr. Mahmut Ak sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Ülke olarak, millet olarak pek çok bedel ödedik; özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza sahip çıkmaktan hiç vazgeçmedik. Vazgeçmeyeceğiz de. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve özgürlüklere sonuna kadar sahip çıkacak, Türkiye’mizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması için canla başla çalışacağız. Türkiye ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda büyüyüp güçlendikçe, milli irademizi gasp etmek isteyen hainler bundan sonra kendilerinde bu cesareti bulamayacaktır. Büyük ve güçlü Türkiye, sadece kendi halkı için değil aynı zamanda Türk ve İslam dünyası için de çok önemli çok önemli bir güvencedir, sığınılacak limandır”

“Ancak Hukuka ve Demokrasiye Yaslanan Bir Devletin Geleceği Olabilir”

Prof. Dr. Mahmut Ak’ın ardından sözü Azerbaycan Millet Meclisi Milletvekili Ali Hüseynli aldı. Konuşmasının başlangıcında geçtiğimiz günlerde Ermenistan’ın, Azerbaycan’ın Tovuz bölgesinde hukuka aykırı bir şekilde hareket etmesi sonucu çıkan çatışma sonrası hakkında T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Türkiye, Azerbaycan’ın yanındadır” sözlerinin kendileri için çok değerli olduğunu belirtti.

15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin Azerbaycan hukukçuları tarafından da takip edildiğini belirten Ali Hüseynli, “Zamanında biz de darbeler yaşadık. Ve bu darbelerin sonucunda anlıyoruz ki ancak hukuka ve demokrasiye yaslanan bir devletin geleceği olabilir. Zamanında darbe ile yönetime gelmiş olanlar, bazen bizi demokratik olmamakla suçluyorlar. Yıllar önce Azerbaycan’da yapılan Narinci İnkılapları da aslında bir darbe idi çünkü hükümetler seçimle değişmedi. Bundan dolayı Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı bu tecrübe bizim için de önemlidir. Azerbaycan ile Türkiye, Müslüman ve Türk devletleri arasında hukuka dayalı olarak kurulmuş ilk devletleriz. Devletlerimiz, Türkiye’de Atatürk, Azerbaycan’da Mehmed Emin Resulzade tarafından hukuka dayalı bir şekilde kuruldu ve biz de bu yolda devam ediyoruz. Son olarak söylemek isterim ki, Azerbaycan ve Türkiye halkları her zaman birliktedir ve birlikte olduğumuz sürece hiçbir darbe ve hiçbir düşman bize galip gelemez” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.

“1. Oturum: Demokratik Hukuk Devleti”

Açılış konuşmalarının ardından “Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek” Sempozyumu’nun “Demokratik Hukuk Devleti” başlıklı ilk oturumu gerçekleştirildi. Oturum başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç konuşmasına, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle anarak, gazilerimizi minnetle yad ederek başladı. Düzenlenen sempozyumda darbeyi sadece güvenlik perspektifi ile değil özgürlük – güvenlik dengesi açısından tartışıyor olmanın Türkiye’nin siyasal ve ulusal özgüvenini ortaya koyan bir perspektif olduğunu ifade ederek, “Yaşamış olduğumuz 15 Temmuz hadisesinin 4. yılını yaşıyoruz. Bu süreci yönetebilmek ciddi bir yönetsel kapasite, liderdik karizması ve ciddi bir halk iradesi istiyor. Derslerde öğrencilerimize anlattığımız bütün teorilerin gerçeklik kazandığı uzun bir gece yaşadık. Dünyaya örnek teşkil edecek biçimde aktif direniş hakkını kullanarak büyük badireler ve sıkıntılarla bugünlere gelen demokrasimize sahip çıkan milletimizle ne kadar gurur duysak azdır” ifadelerini kullandı.

Oturumda Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş, “Modern Demokrasi Kuramları ve Global Ölçekli Demokrasi Krizi” başlıklı konuşmasında internet teknolojisinin demokrasiye etkileri üzerinde durarak, halkın yönetime katılım sürecinde en önemli noktalardan birinin insanların görüş ve düşüncelerini ifade edebilmeleri olduğunu ve internetin buna toplumun siyasi, toplumsal ve kültürel konularda bilgilenmesini sağlayarak, politika ve bürokrasiyi denetleme imkanı ve etkileme, yönlendirme şansı tanıyarak zemin hazırladığını vurguladı.

Dr. Levent Korkut “Yargı Kararlarında Demokratik Toplum Düzeni” başlıklı konuşması kapsamında yargı kararları çerçevesinde yargı kararı, anayasa yargısı olgularından bahsederek ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde birinci kuşak haklar açısından demokrasinin nasıl algılandığı üzerinde durdu.
Prof. Dr. Kudret Bülbül “Demokrasilerde Özgürlük-Güvenlik Dengesi” başlıklı konuşması çerçevesinde sivil toplum, piyasa ekonomisi ve devlet arasında makul bir denge, uygun bir kombinasyon söz konusu olmadığı zaman toplumsal hoşnutsuzluklardan devrimlere kadar giden çatışmaların söz konusu olabileceğine değindi. Prof. Dr. Bülbül, Amerika’da yaşanan 11 Eylül olaylarını ve 15 Temmuz Darbe girişimini mukayese ederek, güvenlik olmadan özgürlük olmayacağını, güvenlik mekanizmaları için sınırlayıcı unsurlar neler olabilir konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

Prof. Dr. Tanel Demirel, “Kuruluştan Günümüze Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” başlıklı konuşmasında, liberal demokrasi kavramını açıklayarak liberal demokrasi rejiminin başarılı olması için gereken yapısal unsurlara değindi ve liberal demokrasi rejimini açıklamanın kolay fakat başarılı bir şekilde tam olarak uygulanmasının zor olduğunu vurguladı.

“2. Oturum: Siyasi Kültür – Demokrasi İlişkisi: Anti Demokratik Yöntemleri Dışlamak”

Sempozyumun devamında gerçekleştirilen 2. Oturumda Prof. Dr. Atilla Yayla oturum başkanı olarak yer aldı.

Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün “Muhalefet ve Diyalog Kültürü” başlığı kapsamında dünyadaki demokratik yönetim anlayışlarını değerlendirdi. Prof. Dr. Birol Akgün, otoriter veya totaliter bir yönetimden demokratik yönetime geçiş sürecinin karar verildikten sonra çok zor bir süreç olmadığını ancak ortaya çıkan yeni rejimin başarılı olup olamayacağının ortaya çıkış şartlarına ve o ülkedeki demokrasi anlayışına bağlı olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de ve dünyada demokrasi neticesinde genel oy ilkesi itibariyle herkesi güçlendiren bir etki yarattığı için sıradan insan demokrasiyi destekliyor. Ülkemizde de her fırsatta her imkânda halk, demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkmıştır ve 15 Temmuz da bu durumun zirvesidir” ifadelerini kullandı.
Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Şahin “Baskı Gruplarının Temsili Demokrasi ile İlişkisi” başlıklı konuşması çerçevesinde ismine vakıf, dernek, sendika dediğimiz bazen başka isimlerle ifade edilen örgütlenmelerin siyasal iktidarı etkileme amacıyla birtakım faaliyetler içerisine girdiği zaman baskı grupları olarak adlandırıldığını belirtti ve söz konusu baskı gruplarının seçmenlere ve demokrasiye etkisi hakkında yorumlarda bulundu.

Prof. Dr. Ömer Çaha, “Sivil Toplum – Demokrasi İlişkisi” başlıklı konuşmasında demokrasinin kendi mekanizması içerisinde katılımın sınırlı olduğunu, sivil toplumun daha aktif ve daha dinamik bir katılım ihtiyacını giderdiğini belirtti. Prof. Dr. Çaha, demokrasinin dört temel ayağını açıklayarak bunlardan bir tanesi bile eksik olduğunda demokrasinin işlemeyeceğini vurguladı.

Gazeteci Yusuf Özhan ise “Medya, Sosyal Medyanın Demokrasi Bağlamında İmkanları ve Sorunları” başlıklı konuşması çerçevesinde demokrasiyi 1980 Sonrası Medya ve 2010 Sonrası Sosyal Medya üzerinden değerlendirdi. İletişimin küreselleşmesiyle birlikte fikir alanlarıyla çıkar alanları iç içe geçtiği zaman bu küresel köyün medya ve sosyal medya platformlarındaki bütün tartışmaları neyin demokrasinin özüne daha yakın olduğunu neyin güvenlik problemi olduğunu ayırt etmenin imkansızlaşmaya başladığına değindi.

“3. Oturum: Demokrasi Mücadelesi Olarak Darbe Yargılamaları”

Sempozyum kapsamında gerçekleşen son oturumda Hukukçular Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Cavit Tatlı oturum başkanı olarak yer aldı.
Dr. Murat Yılmaz, “Siyasi Tarihimizde Darbeler” konulu konuşması bağlamında darbelerle hesaplaşmak, yüzleşmek ve yargılamaları kolaylaştırmak için hukuk dışındaki kürede neler yapmak gerektiği konuşunda görüşlerini belirtti.

15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı Av. Reşat Petek, “15 Temmuz Darbe Yargılamaları” başlıklı konuşmasında darbe girişimi sonrası kurulan araştırma komisyonuna verilen görevler, yapılan çalışmalara ve o günden bugüne gelinen noktaya ve elde edilen sonuçlara değindi.

Av. Muhammet Aydın, “15 Temmuz Ankara Darbe Yargılamaları” başlıklı konuşmasında 15 Temmuz’u anlamak için örgütün yapısını ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki yapılanmasını anlamak gerektiğini vurgulayarak darbe dosyaları ve yargılamalarında sanıkların kullandığı ortak savunma mekanizmaları hakkında genel bilgiler verdi.

Av. Yasin Şamlı, “15 Temmuz İstanbul Darbe Yargılamaları” başlıklı konuşmasında darbenin ve bastırılmasının önemi, milletimiz açısından muhakemede maddi olay savunma argümanları, savunmaları çürüten deliller, yargılamada rütbeli – rütbesiz ayrımı ve darbenin hedef aldığı değerler başlıkları altında değerlendirmelerde bulundu.

Av. Mehmet Alagöz İstanbul’daki darbe yargılamalarının son durumunu değerlendirerek Türkiye’de bir darbe daha yaşanmaması için darbeyi oluşturan zihniyeti ortadan kaldırmak için mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek Sempozyumu’nun birinci günü gerçekleştirilen oturumların ardından konuşmacılar katılımcıların sorularını yanıtlaması ile sona erdi. Programda katılımcılara Almancadan çevrilmiş olan “Anayasa’nın Teorisi” kitabı ve Türkiye Hukuk Platformu’nun hazırlamış olduğu “Darbe Bibliyografyası” hediye edildi.

İkinci Günün Açılış Konuşmasını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Yaptı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sözlerine Rize’de yaşanan sel felaketinden bahsederek başladı ve alınabilecek tüm tedbirlerin gerçekleştiğini söyledi. Ardından 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin büyük bir değişim yaşadığını, 15 Temmuz’dan sonra geleceğini yeniden şekillendirdiğini ve bunu yapmanın kolay olmadığını vurgulayarak şu açıklamalarda bulundu: “Dünya, 21. yüzyılda bir etik ve samimiyet testinden geçmektedir. Hem terörle hem göçle hem de demokrasiyle, hem de medeniyet değerleriyle bu testten geçmektedir. Türkiye’nin soruları herkesten zordu ama bu testte bana göre Türkiye başarılıdır. Türk demokrasisi, 21. yüzyılın etik anlamda ayakta kalan, kendini inkâr etmeyen, yalanlamayan tek demokrasisidir. Türk demokrasisi ham değildir, olgunlaşmış bir demokrasidir. Darbelerle, yaşadığı acılarla, halen yönettiği güvenlik tehditleriyle olgunlaşmış bir demokrasidir. 15 Temmuz sonrası bu ülkenin attığı stratejik adımları, günlük siyasi tartışmalar asla örtmemelidir. Türkiye büyük bir değişim yaşamıştır ve 15 Temmuz’dan sonra geleceğini yeniden şekillendirmiştir. Bunu yapmak kolay değildir. Bu vizyonda, Sayın Cumhurbaşkanımızın payı gerçekten büyüktür. Rutinin devamı tercihi yerine, değişim gibi zor bir yolu tercih etmiştir. Geçmişten, vesayetle mücadele eden eski siyasetçilerimizden doğru dersler çıkarmış ve gereken adımı atmıştır. Şunu açıklıkla ifade edebilirim ki bu ülke, doğru bir ülkedir, başarılı bir ülkedir ve bu millet, demokrasiyi sadece kazanmış değil, hak etmiştir. Cenab-ı hak gelmiş geçmiş her ferdinden razı olsun. Ben bu vesileyle, yıl dönümünü idrak ettiğimiz 15 Temmuz hadisesinde ve tüm demokrasi mücadelesinde, terörle mücadelesinde, bu ülkenin güvenliği, milletin huzuru için feda-i can eden tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.”

“1.Yılın Sonunda Yargı Reformunun Değerlendirilmesi”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşmasının ardından “Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek” Sempozyumu’nun ikinci gününün “1.Yılın Sonunda Yargı Reformunun Değerlendirilmesi” konu başlıklı ilk oturumu başladı. Oturum başkanı Adalet Bakan Yardımcısı Av. Zekeriya Birkan, tüm şehitlere rahmet ve gazilere sağlıklı uzun ömür dileyerek, hukukun üstün olması için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi ve “Çok anlamlı bir gündeyiz. Türkiye, bir imparatorluğun varisi olan, dünyaya bir şeyler sunabilen, medeniyet tasavvuru olan bir ülke. Dolayısıyla biz, sınırları cetvelle çizilmiş ya da coğrafyanın bir yerine mahkûm edilmek istenmemize rağmen, mahkûm edilmiş bir ülke değiliz. Söyleyecek sözümüz, yapacak işlerimiz var. Bu nedenle neredeyse her yüzyıldır, on yılda bir darbeye maruz kalıyoruz. Türkiye’de yaralı ve bereliyiz” dedi.

Oturumda Prof. Dr. Ahmet Gökcen, “Yargı Reformunun Getirdikleri” başlıklı konuşmasıyla yargı paketleri üzerindeki çalışmaları anlatırken, 1. yargı reformunu değerlendirdi ve bazı tespitlerini sundu. İkinci konuşmacı Av. Hüseyin Kaya, “Yargı Reformunun Uygulamadaki Görünümü” başlıklı bir konuşma gerçekleştirirken, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konularına da değinerek bazı mukayeselerde bulundu. Oturumun son konuşmacısı Prof. Dr. Talat Canbolat ise, “Akademik Perspektiften Yeni Yargı Reformu” başlıklı konuşmasıyla, adaletin insanlar için son derece önemli olduğunu vurgularken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri darbelerin sık karşılaşılan bir süreç olduğunu dile getirdi ve darbelerin iki temel nedenine değindi.

“Uluslararası Düzen ve Hukuk”

“Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek” Sempozyumu’nda birinci oturumun tamamlanmasının ardından, “Uluslararası Düzen ve Hukuk” konulu ikinci oturum başladı. Oturum başkanı Prof. Dr. Metin Aksoy, 15 Temmuz şehitlerine rahmet dileyerek ve bu organizasyonun gerçekleşmesine katkı sağlayanlara teşekkür ederek sözü konuşmacılara bıraktı.

İkinci oturumun ilk konuşmacısı Doç. Dr. Murat Yeşiltaş, “Uluslararası Yönetişim Sistemi ve Geleceği” başlıklı bir konuşma gerçekleştirirken, küresel yönetişim konusuna ağırlık vererek, hukuk devleti ve yargı reformu konularından küresel konulara doğru görüşlerini dile getirdi. İkinci konuşmacı Prof. Dr. Berdal Aral, “Küresel Krizlere Müdahale ve Krizlerin Yönetimi” başlıklı konuşmasına uluslararası düzeninin ne olduğuna değinerek başladı ve konunun uluslararası boyutunu kriz ve krizlere müdahale yönüyle ele aldı.

Oturumun üçüncü konuşmacısı Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Uluslararası Krizler Karşısında Devletlerin Etkisi ve Kapasitesi” başlıklı konuşmasında, konuyu dört ana başlık altında inceledi. Oturumun son konuşmacısı Dr. İlyas Fırat Cengiz ise, “Bölgesel Rejimlerin Geleceği” başlıklı konuşmasını, konunun uluslararası düzenden ayrı düşünülemeyeceğini vurgulayarak gerçekleştirdi.

“2. Yılında Cumhurbaşkanlığı Sistemi”

“Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek” Sempozyumu’nda ikinci oturumun ardından, “2. Yılında Cumhurbaşkanlığı Sistemi” konulu son oturum başladı. Oturum başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, 15 Temmuz destanının yıldönümünde şehitlerimizi rahmetle anarak, herkesin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü kutladı. Oturumda sözü ilk olarak Prof. Dr. Burhan Kuzu aldı ve “Cumhurbaşkanlığı Sistemine Geçiş Süreci” konulu konuşmasında şunları söyledi: “Ben sizlere konunun, ‘Türkiye’de ne oldu da biz bu sisteme geçtik?’ kısmını anlatacağım. Ne gibi eksiklerimiz vardı da böyle bir yol ayrımına gidildi? Bu konuda bazı ana noktalara temas etmek istiyorum. Yaklaşık kırk yıl bu model üzerine kafa yordum ve çok şükür ölmeden bu sistemin getirilmesini gördüm. Türkiye açısından bakıldığında eski modelin en önemli çıkmazlarından biri, koalisyonlara çok açık olmasıdır. Koalisyon dönemleri, hoş olmayan dönemlerdir. En küçük partilere, fevkalade imkânlar veren bir tablo vardır. O dönemde bakanlık sayısı da oldukça fazladır. Başkanlık sistemi gerçekleştirildi ve iki yıldır da oldukça iyi gidiyor.”
Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun ardından sözü, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Uygulaması” başlıklı konuşmasıyla Prof. Dr. Yavuz Atar aldı. Prof. Dr. Atar, Türkiye’nin bir daha asla darbeyle karşı karşıya kalmamasını temenni ederek sözlerine başladı ve konuşmasında başkanlık sisteminin iki yıllık süredeki uygulamasına, uygulamada görülen sorunlara ve uygulamanın başarılı yönlerine değinirken, önceliğini sistemin temel özelliklerini katılımcılara tekrar hatırlatmaya verdi.

“Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ve Yargısal Denetimleri”

Oturumun üçüncü konuşmacısı Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Av. Mehmet Uçum, “Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri” konulu bir konuşma gerçekleştirirken, “Cumhurbaşkanlığı kararnameleri konusuna geçmeden önce bir metodoloji sorunundan söz etmek istiyorum. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliğinden sonra anayasal sistemimizin değerlendirilmesinde yöntemsel bazı sorunlarla karşılaşıldığı görülüyor. 1982 anayasasının sistemi, güçlü cumhurbaşkanlığı, çift başlı fonksiyonel yürütme, kurumsal egemenliğe dayalı vesayet sistemi ve sınırlandırılmış bir parlamenter sistem. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi değişikliğiyle birlikte, milli egemenliğin belirleyici hale geldiği ve kurumsal egemenliğin büyük ölçüde tasfiye edildiği başkanlık sistemine geçildi” dedi ve sistemsel değerlendirmenin ilke ve esaslarını geliştirirken acele etmeyip yetersizliğe düşmemek kanısında olduğunu, zaman içerisinde çok daha güçlü ilke ve yaklaşımların gelişeceği öngörüsüyle hareket etmenin önem taşıdığını vurguladı.

Av. Mehmet Uçum’un ardından “Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Yargısal Denetimi” başlıklı konuşmasıyla sözü alan Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, öncelikle bundan tam dört yıl önce darbeye karşı kahramanca direnip şehit olanlara rahmet diledi ve bu durum bir daha yaşanmamasını temenni etti. Prof. Dr. Hakyemez, bu sistemin, yürürlüğe girdiği andan itibaren sürekli olarak hem gündemi hem de anayasa mahkemesini meşgul ettiğini açıkladı.

“Denge ve Kontrol Mekanizmalarının Bu Sistemde Görünüş Biçimleri”

Oturumun son konuşmacısı Prof. Dr. Haluk Alkan, “Denge ve Kontrol Mekanizmalarının Bu Sistemde Görünüş Biçimleri” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Öncelikle diğer konuşmalar hakkında yorumlarda bulunan Prof. Dr. Alkan, daha sonra İstanbul Üniversitesi olarak bu sempozyumun katılımcı ortaklarından olmaktan duyulan memnuniyeti dile getirerek, günün önemini vurguladı ve şunları söyledi: “15 Temmuz, Türkiye demokrasisinin geldiği aşamada, şehitler verilerek korunduğu bir mücadeledir. Türkiye demokrasisinin ilerlemesi yönündeki büyük bir mücadelenin günüdür. Bu vesileyle şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize saygılarımı iletiyorum. İnşallah ülkemiz böyle bir günü bir daha yaşamaz.”

Prof. Dr. Alkan, son oturumun son konuşmacısı olarak konuları biraz daha netleştireceğini söyledi ve şu açıklamalarda bulundu: “Denge ve denetleme dediğimiz zaman en önemli hususlardan birisi, bizim bir hükümet sistemi değişikliğine gittiğimizin fark edilmemiş olmasıdır. Dolayısıyla biz birtakım kavramları hala parlamenter sistem diyemeyeceğimiz bir sistemin kurumlarıyla anlamaya çalışıyoruz. Her şeyden önce şunu söylemek lazım, başkanlık sisteminde denetim yetkisi, türevsel bir yetki değildir. Evet, parlamenter sistemde yasamanın yürütmeyi denetleme yetkisi vardır ama bunun temel nedeni, tek seçimli bir sistem olmasıdır. Aynı zamanda halkın iradesini yansıtan parlamentonun kendi içinden çıkan yürütmeyi de siyasi açıdan denetlemesi gibi bir durum söz konusudur. Oysa başkanlık sisteminde iki seçimli bir sistem olduğundan ve yürütme otoritesi yetkisini doğrudan halktan aldığından siyasal yerindelik denetiminin meclis tarafından yapılması sistemin mantığına aykırıdır. Bunun altının çizilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, başkanlık sistemleri daha çok kurumsal denetime dayanmaktadır, siyasi denetime dayanmaz. Yani biri diğerinin işine karışarak onu bloke edemez.”

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında, İstanbul Üniversitesi iş birliği ile Türkiye Hukuk Platformu, Anayasa Hukukçuları Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB), Kağıthane Belediyesi ve İçişleri Bakanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği “Demokratik Hukuk Devletini Yeniden Düşünmek Sempozyumu 4” ikinci gün programı, düzenlenen üç oturumun ardından katılımcılara “Anayasa’nın Teorisi” ve Türkiye Hukuk Platformu’nun hazırladığı “Darbe Bibliyografyası” kitaplarının hediye edilmesi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

SEMPOZYUM FOTOĞRAFLARI